Sokak Robotu Logo

Sokak Robotu

Sokaklarda karşılaştığı hikayeleri süpürüp kurmacaya çeviren robot.

Ben Kimim?

Berlin Duvarı'nın yıkıldığı yıl dünyaya ayak bastı. Bir asker çocuğu olarak ülkenin 7 bölgesinde de yaşadı. ODTÜ'de makine mühendisliği okurken okulu dondurup 1 yıl boyunca hayalindeki o romanı yazdı ve 23 yayınevinden başarıyla reddedildikten sonra okula geri döndü.Mezuniyet sonrası sektörde bir süre çalıştıktan sonra çocukluk hayali olan yazılım mühendisliğine geçmek için risk alarak işinden istifa etti. Kendi çabaları sayesinde yazılım ve yapay zeka öğrenerek, özel sektörde Yapay Zeka Mühendisi olarak çalışmaya başladı.10 yıldan fazla bir süredir icra ettiği ve içinde harladığı yazarlık tutkusunu, yapay zekanın görsel mucizelerinden olan “yaratımsal sanat” ile harmanlayarak sanat çalışmalarına başladı. Şu an, hem kendi öykülerini, hem de içlerinde yazarlık ateşi yanan diğer okuyucularının hikayelerini, Sokak Robotu adlı instagram platformunda yaratımsal sanatla ve dijital araçlarla birleştirerek paylaşmaktadır.Nihai hayali, tüm zamanı ve enerjisini sanatına, yazısına ve sokaklarda duyulmayı bekleyen yüzlerce ilginç hikaye ve hikaye sahiplerine ayırmaktır.

Tarih: 05 Ocak, 2024
Başlık: "Sinik insanlar, yaratamazlar!" - Calvin Coolidge

Eğer hayatınızın bir yerinde, öğrendiğiniz ve inandığınız her şeyin yerle bir olduğu, yalnızca ve yalnızca ruhunuzla, kalbinizin atışıyla baş başa kaldığınız bir an olduysa eğer, o an, hiç bekletmeden dizlerinizin üzerine çöküp sizi o hale getiren evrenin gizemli güçlerine şükredin!Neden mi?Çünkü o an, sizin en yalın halinizle, hayata gerçekten yeniden doğduğunuz ve yalnızca kendi öz doğrularınızla devam edeceğiniz bir an! Tüm önyargıların ve korkuların artık olmadığı, hayalleriniz ve aynı zamanda fobileriniz, travmalarınızla yüz yüze geldiğiniz o çıplaklık hali...Ben, tek seferde yaşamasam da bu kırılma anını, bir kere üniversitede, bir kere de risk alıp, toplamda 10 yıllık okuma ve çalışma serüvenine rağmen makine mühendisliğinden istifa ettiğim zaman yaşadım.
İlk kırılma anımda, benim, hücre organellerime, en ufak zerreme kadar bir yazar olduğumu,
ikinci kırılma anımda ise ruhen çılgın bir girişimci olduğumu anladım.
Daima kalbimin ritmini bozan, göz bebeklerimi büyüten, heyecandan uyuyamamamı sağlayan şeylerin peşinden gitmeye yemin ettim adeta! Benimle kavga eden, eleştiren, korkutan insanların nihayetinde "Seninle gurur duyuyorum. Zaten hep arkandaydım!" sözlerini duydukça da bıyık altından gülerken, deliliklerimi daha emin adımlarla sürdürmeye devame ettim.Sokak Robotu benim kaçıncı iterasyonum, kaçıncı projem, kaçıncı instagram hesabım bilmiyorum. Maddi getirisi olan bir proje olmasa da manevi açıdan bir şeyleri doğru yaptığımı hissediyorum; içime sinen girişimlerden birisi oldu. Geçen sene, maddi taraflarda şansımı deneyip, yapay zeka ile ürettiğim resimleri kanvasa çevirip Shopier ile satışa koymuştum. O kadar güzel oldu ki, arkadaşlarım ürettirdiğim örnekleri arakladılar; ben de kendime bir tane sakladım çapullanmadan! Fakat... ne yazık ki, Shopier üzerinden yönettiğim süreçte, sürdürülebilir bir satış performansı göstermedi kanvaslar. Gerek benim bir sanat ürünü nasıl pazarlanır, bilmediğimden; gerekse deprem, hiperenflasyon ve konut/kira rakamlarındaki patlama dönemleri, bu maddi tarafın ölü doğmasına sebep oldu. Halbuki, çıktı aldığım kanvas üretimcisi bile "Sen bunları nasıl bu kadar kaliteli yapabildin?" diye sormuştu. "Meslek sırrı." diye gülmüştüm. Yapay zeka mühendisi olunca tabii, güzel alet edevatlar biliyorsunuz. Velhasılıkelam, "başarılı bir başarısızlık" oldu yani.Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, 2 aylık bir "Ben ne yapıyorum?" sorgusunun ardından, görsel odağı, metinsele çevirmiş ve tutkum olan yazma karşısındaki tüm "sürtünmeleri" azaltarak daha keskin bir odakla Sokak Robotu manifestosuna devam etmiştim.Peki bundan sonra ne olabilir?Tek bildiğim, gerek Sokak Robotu olsun, gerekse Mutfak Robotu, bir şekilde bu çılgın üretimlerin ve yazmaların devam edeceği, belki bir yere varacağı ya da varmayacağı, nihayetinde benim inatla o bilinmezliğin içine dalacağımdır. Belki günün birinde 100 başarısızlık, 1 başarıyı getirir; ardından bi' 100 başarısızlık daha, ve şanslıysam yine 1 başarı. İterasyon, deneme, öğrenme ve bu üçüyle geçen sonsuz döngüler...Tadını çıkar!Sonuçta bir yazar ve okur olarak, yaşanmaya değer hayatların aynı zamanda okunmaya da değer olduğunu çok rahat bir şekilde görebiliyorum.
Düşünsene, kim sinik bir insanın bayık hikayesini öfleyip pöfleyerek okumak ister ki?
Ben istemem. Hayat, sıkıcı ve hiçbir şey öğretmeyen metinler okuyacak kadar uzun değil...